7 Temmuz 2009 Salı

Çocuklara Basketbol Sevgisi Aşılıyorum

Dün yazmış olduğum yazımda Sapanca - Kırkpınar Basketbol Geceleri'nden bahsetmiştim.

İki üç gün önce yine oradayım. Amacım şut çalışmaktı, çalıştım da hatta ama sonra üç tane velet gelip maç yapmak istediklerini söylediler. Ben de yorulduğumdan ötürü kabul ettim bu teklifi. Onlar oynayacak ben arada takılacağım, öyle olacak mutlaka. Çünkü en uzunu belimin biraz üstüne denk geliyor.

Takımlar ayrıldı, ikiye iki olarak oynuyoruz. Şu yeni yetişen basketbol düşkünü genç dimahların lebron ceyms, diveyn veyd triplerine ayar oluyorum arkadaş. İlla topu şekil yaparak bırakacak. Bizim dönemimizde de şey vardı mesela, bacak arası yaparak atmak. Topu belinde dolandırdıktan sonra potaya bırakmak gibi. Yeni nesilde de yeni şeyler türemiş.

Ben de bir yandan basketbolun gösteriş yanını değil, takım oyunu yanını öğretmeye çalışıyorum maç sırasında. Topu tutuyorum; 'Bak arkadaşın boştu. Potaya değmeyecek bir üçlük sallayacağına ona pas versen sayıyı yapma şansınız çok daha fazlaydı.' gibi anlatıyorum. Total basketbol hafız, nedir yani?

Çocuk dedi ki; 'Sanane amına koyayım, sana mı sorucam?' Öncelikle arkadaşın büyüklerine saygısı kalmamış, ayar oldum. Sapanca'da olduğumun farkındayım ama böylesini de beklemiyordum arkadaş. Uçarıdır, gideri vardır, arızadır Sapanca'lı ama büyüklerine saygısı vardır. Bak yeni nesil cidden acayip yetişiyor. Önce sinir oldum çocuğa, iki dirsek, bacak oyunları derken ağzını yüzünü dağıttım ibnenin. Ben yoruldum diyip kaçtı sonunda. Ben de sahada kalan çocuklara oyunu anlatıyorum biraz. Bilmiyorlar çünkü, hevesliler sadece ve o hevesin de televizyonda gördükleri enbieyci abilerinin yaptıklarıyla sınırlı olmasını istemiyorum. Yapamayacakları o kadar belli ki çünkü. Ne yani? 13-14 yaşındaki kopil smaç mı basacak? Pota dibinde iki uzun arasında 360'lık bir dönüş ve akabinde turnike mi bıracak? Hade len...

İşte böyle düşündüğümden olayı daha basite indirgeyip, yapabilecekleri şeylere yoğunlaşmalarını sağlayarak onlara bu sporu sevdirme amacı güttüm. Onlar da öbür pezevenk velet gibi gider yapmayınca hem dirsek yemediler hem de olayın basit yanlarını gördüler. Becermeye başladıklarında aldıkları zevk daha fazlaydı. 'Turnike'de steps olur mu abi?' diyor oğlum bu çocuklar... Turnike'yi öğrettim. Topu panyanın ortasına çarptırıp atmayı öğrettim. Gösterdim diyelim daha doğrusu. Sonra topu verdim bunlara, 'Hadi siz çalışın ben sizi kenardan izliyorum.' dedim ve kenarıya oturdum. Amacım sigara içmek, antrenör edasıyla gitmedim kenara. Çocuklara da çok güzel örnek oldum.

İşte olanlar bundan sonra oldu. Arkadan biri yaklaştı; 'Hem spor yapıyorsun hem de sigara içiyorsun. Yazık değil mi?' dedi. Normalde olsa; 'Seni ilgilendiren nedir bu konuda?' gibi bir cevap verirdim ama adamın 'This is Sapancaaaaaaaaaaaaa!' diyip tekmeyi koyma ve beni 'Persleme' ihtimali fazla olduğundan; 'Ya, ne demezsin. Ne yapalım?' diyiverdim.

Sonra herif arkadaş olabileceğimizi düşünmüş olacak ki; 'Ben sinir krizleri geçirdim biliyor musun?' dedi. Anlatmaya başladı... Detaya girmiyorum, acayip acayip şeyler anlattı herif. Onu bıçakladım, hapis yattım. Şöyle oldu böyle oldu. Bende tümör vardı, erkekmiş. Dişi olsa daha teklikeli olurdu falan gibi laflar. Ardından da; 'Bi beş liran var mı ya?' - 'Fazla sigaran varsa versene.' gibi istekler gelmeye başladı. Kendi kendime; 'Bu adam götümü de istemeden ben yollanayım.' diye düşündüm ve 'Benim kaçmam lazım, sana da geçmiş olsun.' diyerek ayaklandım. Çocuklardan topu istedim...

'Abi çalışıyoruz ne güzel ya.' dedi. 'Sikerim lan basketbolunuzu verin topumu.' diyip ortamdan direk uzaklaştım. Basketbol sevgisi bambaşka be dayı...

2 yorum:

Sekerford dedi ki...

amcoğlu sana kıl olmuş olabilirler bak orlarda dikkat et, dalamsınlar

Sir Douglas McGiven dedi ki...

abi bizim memleket da ne olacağudu :)