13 Eylül 2009 Pazar

Kendimle Oynuyorum #6

Bilen biliyor, otelden en son; 'Bir daha aile ile ortak iş mi yapmak? 2 olsun...' diyerek, lanetler savurarak ayrılmıştım. Açıköğretim sınavları boyunca da boş boş dolaşmanın keyfini sürmüştüm, hâlâ sürmekteyim gerçi ama güzel bir haber aldım...

Burada bir aile dostumuz otel açıyor, bana iş teklif edecekleri geldi kulağıma. Başta sevindim falan, boş oturmaktan sıkılıyordum. Sonra aynı kişi iki-üç gün sonra kulağıma; 'benden duymuş olma ama fısı fısı pıs pıs pusi pusi ket dols' diyerek havalara uçmama vesile oldu.

Müdür pozisyonuna düşünüyorlarmış beni, bir götüm kalktı anlatamam. Hemen nasıl planlar ama... Yeni araba alırım, San Marino tatilinin parasını çıkarırım zaten her türlü, e Hollanda planları da suya düşmemiş olur vs. vs...

Yarın öbür gün gelip dese ki herif, 'ya biz seni böyle böyle düşünüyorduk ama yalan oldu o iş. Haydi selametle...', götü toparlayamam bir daha. Burundan içeri doğru hafiften bir göçme başlar yüzümde, öyle tahmin ediyorum.

Araba planlarına girmemin sebebi de, şu son bir-bir buçuk aydır surat astığından dolayı arabanın anahtarlarını vermeyen peder beyin, işten sağlam maaş alacağımı duyup; 'Eh, kendi paranı kazanacaksın artık. Sen bu arabayı benden alırsın, ben yenisini alırım.' diye kendince ince işlere girmesi... Sanki o arabayı alırken biz para vermemiştik de sırf kendi parasıyla aldı!

Burada bir kız var, bir ara baya bir yakınlaşmıştık kendisiyle. Sonra laf arasında demişti ki; 'bu aralar özellikle buralardan bir sevgili istemiyorum' ve ben geri çekmiştim kendimi akabinde. Şimdi de farklı konuşuyor, ayar oldum, s.ktiri çektim. Çaktırma, pişmanım ama böyle bipolar yaklaşımları da sevmiyorum.

Balkonumda bir buçuk hafta kadar önce üç tane iğrenç böcek keşfettim. İkisinin cinsi aynı ama iğrenç oldukları dışında haklarında başka bir şey bilmiyorum, diğeri bildiğin örümcek. Öldürmedim, bir buçuk haftadır seyir hâlindeyim. Ne yapacaklar, ne edecekler diye ama zerre kıpırdamıyorlar. Çok acayip lan, benim içeri girmemi mi bekliyorlar acaba? Düşünsene, parti falan...

En son orta okulda çok yakın bir arkadaşımla camın pervazında bir örümcek keşfetmiştik, öldürmedik. Sonra o yavruladı mı ne bok olduysa, etrafında başka küçük örümcekler olmuştu bir süre sonra. Nasıl hoşumuza gitti ama, seviliyor-besleniyor olsa onları da yapardık, o derece mallaştık. Adını da Zülfikâr koymuştuk, nereden aklımıza geldi hiç bilmiyor. Çok bağlanmıştık biz ona, sonra öldü o... Nasıl üzüldük, utanmasak ağlardık. O günden beridir başka böcek sevemem.

Uyku sorunumu ciddi anlamda bir çözüme kavuşturmam gerek en kısa zamanda, yoksa şaftım kayacak bariz! Uyanıp da iddia yapamıyorum be! Annem iftar vakti uyandırmasa ertesi güne kadar uyurum...

Oasis'in yasını tutuyorum hâlâ, döne dolaşa dinliyorum eski albümleri. Gallagher'lar adam olun, Noel sen de yap bir abilik de alttan al şerefsiz! Zaten paso karıştırıyorum hanginiz Noel, hanginiz Liam. Beynim döndü be!

Gürkan nihayetinde blog'un banner'ını yapabildi. Neredeyse iki-üç hafta arası bir süreçte bunu yapmak için çabaladı, götü düştü. Yaptıktan sonra üzerine sigara yaktığını düşünüyorum. Çünkü bittiğinde bana gösterdi koyayım mı diye, iftardan sonraydı. Kesin yakmıştır bir tane...

Üfff Tottenham'a da iyi oturduk heee... Var mı mazeret? Hakem, yan hakem, düdük ötmedi, tuş basmadı, çükü kalkmadı diyen?

City de iyi oturmuş Arsenal'e, beter olsunlar... Yine de beklemiyordum, uyanabilsem beraberlik verecektim o maça ama nasip olmadı. Demek ki bazen uyumanın da bu tür faydaları oluyormuş.

İşin Gürkan tarafına baktığımızda ise kendisini moral bulmuş olarak görüyoruz diyecektim ama Liverpool ile gülen yüzü, Beşiktaş ile somurtma hâlini almış ki; 'Bu akşam erken yatayım dayı, zaten Galatasaray da çaktı. Hadi...' diyip gitti cevap beklemeden.

Eyvallah.

Hiç yorum yok: