14 Ağustos 2009 Cuma

Vay Başım!

Tarih 11 Aralık 2007... İki tane kuzenim o gün askere gideceği için, okulu filan sallamışım, bir haftadır Manisa'dayım. İki gün önce hayvani bir masa kurulmuş, içilmiş eğlenilmiş, moraller yüksek. Bende ise hafif bir gerginlik var, nedeni de akşam 21.45'teki Porto-Beşiktaş maçı. Her ne kadar yenileceğimizi bilsem de, yine de içten içe heyecanlıyım. Kuzenlerimden biri Çorum'a gideceği için onu saat altı gibi yolcu ettik. Diğer kuzenim ise 22.30 otobüsü ile Çorlu'ya gidecekti.

Akşam olunca konvoy halinde 5 otomobil, Manisa'dan İzmir'e gittik. Ben ise maçı televizyondan izleyemeyeceğimi anladığım için, avea hattıma 150 kontör yükledim, mobilvizyon fasilitesinden izleyeyim dedim. Her ne kadar Sabuncubeli'nde sinyal ara ara kesilse de, Star çektiği için rahatladım.

İzmir Otogarı'na vardığımızda feci bir yağmur başladı. Biz de erimekten korkan sabunlar gibi, arabadan iner inmez, içeri koştuk. Bilenler bilir, İzmir Otogarı dünyanın en iğrenç yapılarından biridir. Gitmek zorunda olduğun yeri tesadüfen bulursun. Bizimki de biraz o iş oldu. 25 kişi birden Metro yazıhanesinin önünde toplandık.

Çorlu otobüsündeki herkes askere giden kişilerden kurulu olduğu için yazıhanenin önü ana baba günüydü. Millet fotoğraf filan çekilirken, ben de ara ara cepten maçı izliyordum. Vakit gelince, tek tek helallik alındı herkesten. Herkes otobüse binmişken, genç arkadaşlar hareket halindeki otobüsün önünü kesti, sağanak yağmur altında İstiklal Marşı okuyarak otobüsü uğurladı.

Tekrar otoparka dönerken, eniştem "Bizim arabayla gel" dedi, ben ise tüm insancıllığımla, "Yok enişte sıkışıklık olmasın, ben dayımların arabayla dönerim" dedim. Tabi sağanak yağmuru yiyince, IQ ister istemez azalıyor. Ben "Dayımların arabayla geldim, dayımların arabayla giderim" geyiğini yaparken, otoparkta dayımların arabayı bulamadım. Otopark da, otogarın minyatürü gibi, iğrenç bir mimariye sahip.

Arabayı bulamayınca ben doğal olarak gerildim. Arabayı kullanan dayımın oğlunu aradım, telefonu açmayınca iyiden iyiye tırstım. Saat 23'e geliyordu, ben koskoca İzmir Otogarı'nda tek başımaydım.

Üzerimdeki gerginliği atmak için, otogarın içindeki çay bahçesine oturdum. Televizyonda maç vardı, bir çay söyledim, maçı izlemeye koyuldum. Bu arada giden 5 arabayı aramak için bir hamlede bulunmadığımı da hatırlatmak isterim.

FIFA'nın kural kitabına "Rüştü Reçber Hareketi" olarak giren, sağ kol 90 derece kaldırılarak başlanan, yan hakeme "Hocaaaa, ofsayt ya!" diye bağırılarak sona eren hareketin neticesinde golü yedik. İlk yarı böyle bitti.

İkinci yarı başladıktan sonra telefonum çaldı, arayan dayımın oğluydu. "Şaban nerdesin?" diye bir soru sordu. "Otogarda maça bakıyorum" diye cevapladım. "Şaban, gerizekalı mısın canım sen?" diye kontra bir soru geldi. Tam "Niye aga?" diye soracaktım ki, olayı kavradım. "Tamam, sen yola çık, alıcaz biz seni oradan" dedi. "Nerde geliyorsunuz?" diye sordum. Bornova Mezarlığı'nın oradan döneceklermiş. 20 dakikaya anca gelirler dedim, maçı izlemeye devam ettim.

Quaresma da bir tane tıkayınca, dayanamadım kalktım. Kulaklığı taktım, müzik dinleye dinleye otogarın önündeki yola doğru yürümeye başladım. Tam otoparktan çıkarken...


Şu fasilitenin açılır kapanır kısmı kafama indi. Daha doğrusu, indiğini ben görmedim, kafama bir baskı oldu, ben hemen ileriye fırladım. Geriye bir baktım, bu fasilite kapalı halde kıkır kıkır bana gülüyordu. Etraf karanlık olduğu için, çok gören olmadı ama otopark görevlisi abi yanıma geldi, "Gardaş bişeyin var mı?" diye sordu, "Yok abi sıyırdı" dedim. Tabi sıyırmayı ben uydurdum, bu alet sıyırsa daha kötü, saçları felan çekecek. Allahtan demirden değil, plastikten yapılmıştı o kısım. O yüzden acı yerine, daha çok kafama bastırılıyormuş gibi hissettim.

Dayımın oğlu geldi, arabaya bindim, yol boyunca haklı olarak her türlü dalga geçilmeye maruz kaldım. Benim aklımda ise hala Rüştü vardı...

3 yorum:

blastrula dedi ki...

ben asla bunlarin altindan gecemiyorum. fobi de diyebiliriz tabi. kapanip kafama iner diye. artik daha dikkatli olacam

HotSauce21 dedi ki...

yavuz'da da var benzer bi fobi nhahahaha

Yavuz dedi ki...

Yazının sonunda "başa öyle değil, böyle darbe gelir" şeklinde imalı bir ifade olur diye büyük bir gerilimle okudum ama Allah'tan benle ilgili çıkmadı. Geçmiş olsun Şaban, dalga geçenlerin aksine yaşadığın acıyı çok iyi anlayabiliyorum ben :))