13 Aralık 2009 Pazar

İddaa Günü

Dün öğlen başlayıp akşam üstü biten konuşmaya katıldım. Mini konferans da diyebiliriz aslında... Konuşmacı konuklardan biri Sakarya Üniversitesi'ni bugün bulunduğu seviyeye taşıyıp, eğitim anlamında Türkiye'nin en önemli üniversitelerinden biri hâline getiren rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman'dı. (Muhtemelen bu rektör seçimlerinde kuyusunu kazacaklar... Ahmet Necdet Sezer kıyağıydı bu şehre Mehmet Durman.)
Sakarya Üniversitesi mezunu olmanın ne kadar büyük bir ayrıcalık olduğundan tuttu, daha Türkiye'de hiçbir üniversitede yapılmadan Sakarya Üniversitesi'nde başlayan yeniliklerden, mezun olunduğunda diplomanın yurtdışı ne kadar ciddi şekilde geçerlilik göreceğinden tutun da bir çok şeyden bahsetti. Dinleyiciler, yine Sakarya Üniversitesi öğrencileriydi. Çok komik sorular sordular, sıkıştıran sorular sordular, terledi Rektör Bey ama ciddi anlamda keyifli bir konuşma oldu. Kendi şehrimin üniversitesinin bu kadar şeyi yaptığından haberim yoktu. Misal, hidrojen ve güneş enerjisiyle çalışan Sakarya Üniversitesi'nin yaptığı araç yurtdışında 15. olmuş. '15. olduğuna bakmayın, 14. üniversite Cambridge idi. 11. üniversite Stanford idi.' diyor Rektör. 8 ya da 9. sırada da M.I.T varmış bu arada... Türkiye'den sadece iki üniversitenin aracı katılmış, diğer üniversite İTÜ. Türkiye'den bu lige katılım da ilk defa sağlanmış. Bravo! Lan harbiden bu memlekette güzel şeyler de oluyor galiba...

Konuşma Hendek ilçesindeki eğitim fakültesindeydi. Akşam üstü 5 civarı oradan ayrılırken esiverdi kafamıza, ulan basıp Akçakoca'ya gidelim bi' balık yiyelim dedik. Vurduk yola kendimizi... Şimdi gittiğimiz yerin kartını falan almayı unuttum, yakın zamanda bilgilerini arkadaştan alacağım tekrar ama yediğim (yanımda bulunanların da etkisi çok tabi ki) en keyifli yemekti diyebilirim. Bir kere balıklar enfes, yanında kuymak geldi, güveçte karides de geldi. Mısır Ekmeği olmadan olur mu? Olmadı tabi... Mısır ekmeğimiz de geldi... (Ah onu kuymağa bana bana yemek... Bana bana bana hep bana bana hep bana!) Ufak bir balıkçı restoranıydı sanırsam ki. Adam balıkçı değilse de ufak bir restorandı işte! Balıkları, mısır ekmeği, kuymağı lezzetliydi. Ev yapımı helvası ise çayla beraber orgazm yaşatabilirdi, yaşatmadı. O da lezzetliydi ama... Lezzet-Fiyat dengesi de muazzamdı. Meblağ vermeyeceğim ama çok bayılmadık.

Uzun süredir Akçakoca'ya da gitmemiştim. Karadeniz azgındı yine, koca koca dalgalar. Yanlışlıkla düşsem denize, 'ulan bu dalgalardan kurtuluş olmaz iyisi mi zevk almaya bakayım' der salardım kendimi köpüklerin arasına.

Tabi gece 9 gibi dönünce dünün maçlarına iddaa yapamadım, kudurdum. Ha mekanda içki olsa sabahlar oldu, sıcak bastı o soğukta denize karşı masa bile atılırdı da alkollü bir şeyler yoktu icabında. Ne yapalım? Bozuklar birikmiş dün gece, bir ayar çekeyim diyorum bugün. Kuponu da veriyorum efendim... Tutar mı tutar? Geçen gün çok yaklaştım, ibne inter 2-0 değil 3-0 yapsa 78 lira alıyordum ne güzel. İbne İnter... Juventus'un da bir golüyle kaçan 300 liram vardı sevgili gönül dostları. İtalyanların ben te!

Bankomsucan


339: Milan - Palermo 1
341: Parma - Bologna 1
343: Siena - Udinese 2
345: Mainz - Stuttgart 1
352: PSG - Saint Etienne 1

Sürprizimtrakgül

338: Lazio - Genoa 2
350: Liverpool - Arsenal 4-6 gol
351: Monaco - Lille 2
375: Manisa - Beşiktaş İ.Y. 0 M.S. 2
387: Lyon - Bordeaux 2

3 yorum:

Orange dedi ki...

Bankomsucan da çok bankoymuş hehehe

Sir Douglas McGiven dedi ki...

çok banko değildi dayı, ondan bankomsucan. ha bi de gitti en düşük oranlı milan'dan yattı daha baştan.

hayır bir yerde patlayacakları belliydi de, bu hafta olmaz dediydim. olmadıydı, olamadı.

Sekerford dedi ki...

Amcoğlu hep gelip ayarı veriyorum ama napayım benim karakterimde budur. Şimdi Mehmet hoca benim üniversiteden de hocamdır. Dersimize giren ender hocalardan olup, hiçbir aşağılık kompleksi olmayan çok şen, dersi elinden geldiğince anlatmaya çalışan fakat pekte iyi anlatamayan bir adamdır. Veyahutta girdiği dersler Statik ve Malzeme Mekanik Mukavemeti olduğundan da olabilir. Neyse yıl 98 depremden önce ilk dersimize girdiğinde prof. olduğunu öğrendiğimizde şaşırmıştık. Türkiyenin en genç proflarından olan hocamız, takım elbiseyle geldiği derste tebeşirlerle herkese bilgi vermeye çalışmış ağzı burnu tebeşir olmuştu ozaman helal olsun adama demiştim. Sık sık bize yurt dışı gezilerini anlatır, hepte gittiği şehrin adını söyleyip "arkadaşlar eğer taylanta giderseniz ..lokantasına gidin, fakat bişey şunu sakın yemeyin" vs. tipi cümleler kurar bizde yine birbirimize bakıp "nasıl gidicez taylanta mnkym" derdik. Neyse, velhasıl hedefli, proje adamlarından kaliteli hocalardan birisidir. Deprem sonrası hatta hatırladım, depremi önceden tahmin eden kavanoz boyutunda bir alet üstünde çalıştıklarını söylemişti bir ülke prof. ile. Ne oldu bilmiyorum soramadık zaten derslerin %70 ine yurt dışında olduğu için gelemezdi.

Velhasıl, bu güneş enerjisi olayında kendisinin yorumlarına ve sizin yorumlara katılamayacağım. Güneş enerili araba projelerini daha ben okurken 99 yıllarında Tubitak projeleriyle hayata geçirmiştir Sakarya Üniversitesi. Bu tarihlerden itibaren her yıl, Tubitak bunu dergiden duyurur ve yarışmayı düzenler ve her yıl sakarya üniv. takımıda dereceye girmiştir. Aslında güneş enerjisi alanında Makina Müh. bölümü İTU çerçevesinde bu konuya oldukça kafa patlatmış, iki üniversitede kardeşçe arabalarını yapmıştır.

Ne güzel görünüyor değilmi. Lakin işin arka tarafı hiçte öyle değildir. Projeler hocaların ellerinde yap boz tahtasına dönmüş, harcanan paralar, heryıl sadece stil dizaynından, yabancı üniversitelerin teknolojilerini takip ve kopya etmekten öteye gitmemiştir. Tabi diğer projelerle beraber. Türkiyede proje alanında tepelere oynayan mkina ve malzeme müh. bölümleri yabancı bitmiş projelerin tekrarından ötede neyazıkki değildir. Yarışmada gurur duyarak anlatılan araç, benim labratuarın tam karşısında çöplüğün yanında durmaktadır zaten. İsterseniz üsütnde tepindiğiniz, heryıl yarışmaya iki ay kala gidilip birkaç parçası takılan, boyanan araçtan başka birşey değildir.

Ne dicem, proje için devletten alınan paralardır mesele. Milyon dolarların havalara saçldığı bu hiçbirsonuca çıkmayacak projeler hocalrada iyi bir gelir kaynağından öteye gitmez. Özelden içerken ayrıntılarını hatırlatırsan sana bu projelerdeki para dönmelerinide analtırım ağzın açık kalır.

Türkiyede denetlenme, ve adam kayırmanın zirve yaptığı yerlerdir buralar. Projeye bir saat gelemyip, parayı cebe atan hocalardır gerçekler. Ewt Türkiyede birşeyler oluyor amcoğlu, gün geçtikçe bokun daha da içine gidiyoruz sana söyliyim ama içerke hatırlat not et anlatırım. Hem nezaman içicez olm yılbaşından evvel takılalım haa