Fenerbahçe'nin basın bildirisiyle başlayan "2016 statları arasında Şükrü Saracoğlu niye yok?" sorusuyla başlayan, aday şehirlerin lokasyonu ile devam eden tartışmaya ben de gireceğim. Öncelikle önümüzde iki tane soruyu ortaya koyalım; ilk doğal olarak, "2016 statları arasında Şükrü Saracoğlu niye yok?", ikincisi de "Neden Kayseri'den doğusunda yer alan hiçbir şehir aday değil?"
Birinci soruda cevabım "İyi ki Şükrü Saracoğlu yok" olacak. Bunun ilk nedeni Şükrü Saracoğlu'nun her maç günü yaşadığı trafik sorunu. Anadolu yakasının ikinci köprü dışında neredeyse tüm trafiği Şükrü Saracoğlu'nun etrafında şekilleniyor, ve açıkçası maç günleri gerek stada ulaşmak olsun, gerek de birinci köprüye gidiş-geliş olsun gayet bir sıkıntılı bir hal alıyor. Fenerbahçe kulübünün internet kafeden Facebook'a giren Gaziosmanpaşalı gençler gibi yazdığı basın bildirisinde belirttiği gibi diyebilirsiniz ki, altı sene içinde bu düzeltilebilir. Ama nasıl düzeltilebilir? Şükrü Saracoğlu'nun çevresi, bina yerleşimi olarak çoktan oturmuş bir halde. Oradaki nadide boş alan eski Salı Pazarı'nın kurulduğu otopark, ki o da zaten maç günü otopark olarak hizmet veriyor. Tapulu binaları yıkarak mı renovasyon (kelimeye gel!) yapmayı düşünüyor Fenerbahçe? Bu açıdan Olimpiyat Stadı ve TT Arena gayet şanslı durumda. Olimpiyat Stadı'nın etrafı zaten bomboş, oradaki köyler de kolaylıkla İstanbul'un başka bir yerine taşınabilir. Doğru bir planlama, toplu taşıma seçeneklerinin arttırılması ve alternatif yollar üretilmesi ile Olimpiyat Stadı'na ulaşım kolaylaşabilir, benim hala umudum var o konuda. Keza TT Arena da hala yapılmakta olan bir stad olduğu için, çevre düzenlemesi konusunda Şükrü Saracoğlu'ndan daha fazla olanağa sahip bir yapı olacak.
Post tamamen Fenerbahçe'ye yanıt şekline bürünecek, ama basın bildirisindeki birkaç mantıksızlığı belirtmem lazım. "TFF, yapılmış olan statları düzeltebilecekken, henüz proje aşamasındaki statları neden aday olarak gösterdi?" benzeri bir yaklaşım getiriyor. Basitçe şöyle cevap vereyim, sıfırdan yapılan statlarda istenilen çevre düzenlemeleri daha rahat yapılabilir. Gerçi projeleri henüz görmedik, aday illere yapılacak statlar nereye ve hangi koşulda yapılacak bilmiyoruz ama sırf yukarıdaki nedenden dolayı aday stadlar Fenerbahçe'nin önünde yer alıyor.
Fenerbahçe'nin bir diğer serzenişi de, "Biz UEFA Finali'ni efendi gibi yaptık, ona rağmen yokuz". Burada da itirazım var, olay Fenerbahçe tarafından hep stadın içine çekilmeye çalışılıyor, halbuki problem stadın dışında. Zaten o bölgede varolan normal trafiğin üzerine eklenecek maç trafiğinin yanı sıra, sırf bu şampiyonayı izlemek için İstanbul'a gelecek olan yerli-yabancı turistin varlığı da göz önünde bulundurulursa Şükrü Saracoğlu ve çevresinin İstanbul'un en felç noktası olabileceği ihtimali hep gözardı edilmekte. UEFA Finali en fazla bir kaç günü etkileyebilecek bir organizasyon, oysa ki Avrupa Şampiyonası'nda bu süre 1 aydan fazla süre İstanbul'u etkileyecek. Planlamanın da buna göre yapılması gerekmekte.
Gelelim ikinci mevzuya. Fenerbahçe'nin, eğer Şükrü Saracoğlu aday stad olarak seçilmiş olsaydı, "Türkiye'de niye Kayseri'den sonrası yok?" sorusunu ağzına bile almayacağına yüzde bin eminim. Kendi savlarının ülke çapında kabul görmesini sağlamak için bu soruyu da bildiriye kattıklarını düşünüyorum. O yüzden Fenerbahçe'nin samimiyetini geçiyorum.
Kayseri'nin doğusundan hiçbir il olmaması çok büyük bir sorun. Kayseri belki bir nebze kabul edilebilir ama Konya'nın aday il olmasını da birçok kişi gibi siyasi bir tercih olarak görüyorum. Neticede aday şehirlerdeki stadların yapımı, çevre düzenlemesi, yerel düzeydeki yapılar büyük çoğunlukla hükümet bütçesinden ayrılan kaynakla sağlanacak. Hükümeti memnun etmek için de Diyarbakır veya Antep yerine Konya seçilmiş olabilir. Ama aday şehirlerde en garibi Karadeniz'den hiçbir ilin olmaması. En basitinden Trabzon ve Samsun, aday şehirlerde Konya'nın, hatta Kayseri'nin yerini rahatlıkla alabilir. Bu konuda benim daha da ilgimi çeken şey Spor (ya da kabul edelim, Futbol) Bakanı Nafiz Özak'ın Trabzonlu olması, hatta bir dönem Trabzonspor başkanlığı da yapmasına rağmen, bu listeye hiçbir itiraz etmemesi, itiraz edenlere de hiçbir açıklama getirmemesidir.
Diyarbakır'ı elerken terör olayları belki bir kriter olabilir ama, şampiyonanın bir ayağının orada yapılması, o herkes tarafından her zaman kullanılan "bölgenin kalkınması" lafının en önemli dayanağı olabilirdi. O fırsat kaçtı. Ama Gaziantep'in hangi kriterlerin dışında kaldığını açıkçası bilmiyorum.
TFF'nin bugünkü basın açıklamasında açıklanan kriterler dikkat çekici: "Şehrin raylı sistem ya da metroya sahip olması, aday şehirler arasındaki mesafenin kısa olması, şehirlerin birbirine toplu taşıma sistemleri ile bağlanmasına engel olacak bir problemin yaşanmaması, ev sahibi şehrin yaz turizminde çekim merkezi olması, 50 bin seyircinin bir gecede diğer şehirlere rahatlıkla ulaştırılabilmesi, maçların oynanacağı stadyum ve çevresinin en az 100 dönümlük bir arazi içinde yer alması, aday şehrin turnuva için belirlenen 4 konaklama merkezine yakın olması, şehrin minimum 2600 odalık otel kapasitesine sahip olması"
Konunun uzmanı değilim ama, Trabzon veya Samsun gibi zaten tramvay ihalesi yapılmış olan şehirlerde, Euro 2016 başlayana kadar raylı sistemin olmayacağını düşünmek büyük bir hata. Ha, ben İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bir raylı sistemi 12 senede yarım yamalak bitirdiğine de şahit oldum; o yüzden biraz temkinli yaklaşmak doğru ama, adam gibi işini yapan bir firmanın en kötü 4 senede raylı sistemi bitirmesi mantıklı.
Aday gösterilen şehirlerin hepsinde havaalanı var, keza Trabzon, Diyarbakır ve Gaziantep'te de var. Yine tüm bu illerin hepsine neredeyse tüm otobüs firmaları gidiyor. Ayrıca bir sürü yerel firma da mevcut. Euro 2016 yaklaşırken THY ve onun yan kuruluşları olan Sun Express ve AnadoluJet gibi firmaların yanı sıra; Pegasus, OnurAir, Atlasjet gibi firmaların da aday şehirler arasındaki seferlerinde bir artışa gitmesi ve yeni kampanyalar düzenlemesi gayet mantıklı bir beklenti. E tüm bu olanaklar ışığında, aday kentlerin arasındaki mesafenin kısa olması neden önemli bir kriter olarak ortaya çıkıyor, onu da anlamış değilim.
Otel konusuna ise hiç girmiyorum, Trabzon'da 2600 kişilik otel kapasitesi yoksa, zaten il olmaktan çıkarılsın. Farzedelim ki yok, yine tramvay mevzusunda belirtildiği gibi 4 senede bir çok otel de yapılabilir, rahatlıkla bu kapasiteye ulaşılabilir.
Toparlamak gerekirse, Şükrü Saracoğlu'nun seçilmemesini mantıklı buluyorum. Ha diyeceksiniz ki, "Ulan diğer şehirlere "O yapılabilir, bu yapılabilir" diye saydın, Fenerbahçe'ye niye yapılamaz?" Dediğim gibi, Fenerbahçe'ye de yaparsın ama, haritada gösterdiğim gibi stadın çevresindeki her yapının yeniden düzenlenmesini de gerektirir bu iş. Diğer örneklerde olduğu gibi bu yapılar kamuya veya belediyeye ait değil, özel kişilere ait yapılar olacak ve doğal olarak masrafı daha fazla olacak.
Şükrü Saracoğlu'nun yaşadığı sorunların bir benzerini İnönü de yaşıyor aslında. Gerek trafik olsun, gerek çevresindeki yapılar olsun, gerek stadın büyük bir bölümünün sit alanı olması olsun; yenileme yapılması zor olan bir stad. Dolayısıyla İnönü'nün de aday stadlar içinde olmaması gayet mantıklı.
Benim şehir listem ise şöyle olurdu: İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa, Trabzon, Gaziantep, Diyarbakır. Yedek listemde de Eskişehir, Kayseri ve Erzurum olurdu. Eskişehir'i yüreğim kan ağlayarak yedek listeye koydum ama Bursa-Eskişehir-Ankara çizgisinde bir il fazla oluyordu, mecbur kaldım.
Birinci soruda cevabım "İyi ki Şükrü Saracoğlu yok" olacak. Bunun ilk nedeni Şükrü Saracoğlu'nun her maç günü yaşadığı trafik sorunu. Anadolu yakasının ikinci köprü dışında neredeyse tüm trafiği Şükrü Saracoğlu'nun etrafında şekilleniyor, ve açıkçası maç günleri gerek stada ulaşmak olsun, gerek de birinci köprüye gidiş-geliş olsun gayet bir sıkıntılı bir hal alıyor. Fenerbahçe kulübünün internet kafeden Facebook'a giren Gaziosmanpaşalı gençler gibi yazdığı basın bildirisinde belirttiği gibi diyebilirsiniz ki, altı sene içinde bu düzeltilebilir. Ama nasıl düzeltilebilir? Şükrü Saracoğlu'nun çevresi, bina yerleşimi olarak çoktan oturmuş bir halde. Oradaki nadide boş alan eski Salı Pazarı'nın kurulduğu otopark, ki o da zaten maç günü otopark olarak hizmet veriyor. Tapulu binaları yıkarak mı renovasyon (kelimeye gel!) yapmayı düşünüyor Fenerbahçe? Bu açıdan Olimpiyat Stadı ve TT Arena gayet şanslı durumda. Olimpiyat Stadı'nın etrafı zaten bomboş, oradaki köyler de kolaylıkla İstanbul'un başka bir yerine taşınabilir. Doğru bir planlama, toplu taşıma seçeneklerinin arttırılması ve alternatif yollar üretilmesi ile Olimpiyat Stadı'na ulaşım kolaylaşabilir, benim hala umudum var o konuda. Keza TT Arena da hala yapılmakta olan bir stad olduğu için, çevre düzenlemesi konusunda Şükrü Saracoğlu'ndan daha fazla olanağa sahip bir yapı olacak.
Post tamamen Fenerbahçe'ye yanıt şekline bürünecek, ama basın bildirisindeki birkaç mantıksızlığı belirtmem lazım. "TFF, yapılmış olan statları düzeltebilecekken, henüz proje aşamasındaki statları neden aday olarak gösterdi?" benzeri bir yaklaşım getiriyor. Basitçe şöyle cevap vereyim, sıfırdan yapılan statlarda istenilen çevre düzenlemeleri daha rahat yapılabilir. Gerçi projeleri henüz görmedik, aday illere yapılacak statlar nereye ve hangi koşulda yapılacak bilmiyoruz ama sırf yukarıdaki nedenden dolayı aday stadlar Fenerbahçe'nin önünde yer alıyor.
Fenerbahçe'nin bir diğer serzenişi de, "Biz UEFA Finali'ni efendi gibi yaptık, ona rağmen yokuz". Burada da itirazım var, olay Fenerbahçe tarafından hep stadın içine çekilmeye çalışılıyor, halbuki problem stadın dışında. Zaten o bölgede varolan normal trafiğin üzerine eklenecek maç trafiğinin yanı sıra, sırf bu şampiyonayı izlemek için İstanbul'a gelecek olan yerli-yabancı turistin varlığı da göz önünde bulundurulursa Şükrü Saracoğlu ve çevresinin İstanbul'un en felç noktası olabileceği ihtimali hep gözardı edilmekte. UEFA Finali en fazla bir kaç günü etkileyebilecek bir organizasyon, oysa ki Avrupa Şampiyonası'nda bu süre 1 aydan fazla süre İstanbul'u etkileyecek. Planlamanın da buna göre yapılması gerekmekte.
Gelelim ikinci mevzuya. Fenerbahçe'nin, eğer Şükrü Saracoğlu aday stad olarak seçilmiş olsaydı, "Türkiye'de niye Kayseri'den sonrası yok?" sorusunu ağzına bile almayacağına yüzde bin eminim. Kendi savlarının ülke çapında kabul görmesini sağlamak için bu soruyu da bildiriye kattıklarını düşünüyorum. O yüzden Fenerbahçe'nin samimiyetini geçiyorum.
Kayseri'nin doğusundan hiçbir il olmaması çok büyük bir sorun. Kayseri belki bir nebze kabul edilebilir ama Konya'nın aday il olmasını da birçok kişi gibi siyasi bir tercih olarak görüyorum. Neticede aday şehirlerdeki stadların yapımı, çevre düzenlemesi, yerel düzeydeki yapılar büyük çoğunlukla hükümet bütçesinden ayrılan kaynakla sağlanacak. Hükümeti memnun etmek için de Diyarbakır veya Antep yerine Konya seçilmiş olabilir. Ama aday şehirlerde en garibi Karadeniz'den hiçbir ilin olmaması. En basitinden Trabzon ve Samsun, aday şehirlerde Konya'nın, hatta Kayseri'nin yerini rahatlıkla alabilir. Bu konuda benim daha da ilgimi çeken şey Spor (ya da kabul edelim, Futbol) Bakanı Nafiz Özak'ın Trabzonlu olması, hatta bir dönem Trabzonspor başkanlığı da yapmasına rağmen, bu listeye hiçbir itiraz etmemesi, itiraz edenlere de hiçbir açıklama getirmemesidir.
Diyarbakır'ı elerken terör olayları belki bir kriter olabilir ama, şampiyonanın bir ayağının orada yapılması, o herkes tarafından her zaman kullanılan "bölgenin kalkınması" lafının en önemli dayanağı olabilirdi. O fırsat kaçtı. Ama Gaziantep'in hangi kriterlerin dışında kaldığını açıkçası bilmiyorum.
TFF'nin bugünkü basın açıklamasında açıklanan kriterler dikkat çekici: "Şehrin raylı sistem ya da metroya sahip olması, aday şehirler arasındaki mesafenin kısa olması, şehirlerin birbirine toplu taşıma sistemleri ile bağlanmasına engel olacak bir problemin yaşanmaması, ev sahibi şehrin yaz turizminde çekim merkezi olması, 50 bin seyircinin bir gecede diğer şehirlere rahatlıkla ulaştırılabilmesi, maçların oynanacağı stadyum ve çevresinin en az 100 dönümlük bir arazi içinde yer alması, aday şehrin turnuva için belirlenen 4 konaklama merkezine yakın olması, şehrin minimum 2600 odalık otel kapasitesine sahip olması"
Konunun uzmanı değilim ama, Trabzon veya Samsun gibi zaten tramvay ihalesi yapılmış olan şehirlerde, Euro 2016 başlayana kadar raylı sistemin olmayacağını düşünmek büyük bir hata. Ha, ben İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bir raylı sistemi 12 senede yarım yamalak bitirdiğine de şahit oldum; o yüzden biraz temkinli yaklaşmak doğru ama, adam gibi işini yapan bir firmanın en kötü 4 senede raylı sistemi bitirmesi mantıklı.
Aday gösterilen şehirlerin hepsinde havaalanı var, keza Trabzon, Diyarbakır ve Gaziantep'te de var. Yine tüm bu illerin hepsine neredeyse tüm otobüs firmaları gidiyor. Ayrıca bir sürü yerel firma da mevcut. Euro 2016 yaklaşırken THY ve onun yan kuruluşları olan Sun Express ve AnadoluJet gibi firmaların yanı sıra; Pegasus, OnurAir, Atlasjet gibi firmaların da aday şehirler arasındaki seferlerinde bir artışa gitmesi ve yeni kampanyalar düzenlemesi gayet mantıklı bir beklenti. E tüm bu olanaklar ışığında, aday kentlerin arasındaki mesafenin kısa olması neden önemli bir kriter olarak ortaya çıkıyor, onu da anlamış değilim.
Otel konusuna ise hiç girmiyorum, Trabzon'da 2600 kişilik otel kapasitesi yoksa, zaten il olmaktan çıkarılsın. Farzedelim ki yok, yine tramvay mevzusunda belirtildiği gibi 4 senede bir çok otel de yapılabilir, rahatlıkla bu kapasiteye ulaşılabilir.
Toparlamak gerekirse, Şükrü Saracoğlu'nun seçilmemesini mantıklı buluyorum. Ha diyeceksiniz ki, "Ulan diğer şehirlere "O yapılabilir, bu yapılabilir" diye saydın, Fenerbahçe'ye niye yapılamaz?" Dediğim gibi, Fenerbahçe'ye de yaparsın ama, haritada gösterdiğim gibi stadın çevresindeki her yapının yeniden düzenlenmesini de gerektirir bu iş. Diğer örneklerde olduğu gibi bu yapılar kamuya veya belediyeye ait değil, özel kişilere ait yapılar olacak ve doğal olarak masrafı daha fazla olacak.
Şükrü Saracoğlu'nun yaşadığı sorunların bir benzerini İnönü de yaşıyor aslında. Gerek trafik olsun, gerek çevresindeki yapılar olsun, gerek stadın büyük bir bölümünün sit alanı olması olsun; yenileme yapılması zor olan bir stad. Dolayısıyla İnönü'nün de aday stadlar içinde olmaması gayet mantıklı.
Benim şehir listem ise şöyle olurdu: İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa, Trabzon, Gaziantep, Diyarbakır. Yedek listemde de Eskişehir, Kayseri ve Erzurum olurdu. Eskişehir'i yüreğim kan ağlayarak yedek listeye koydum ama Bursa-Eskişehir-Ankara çizgisinde bir il fazla oluyordu, mecbur kaldım.