26 Kasım 2009 Perşembe

Pis Yedili

4 senedir Bulgaristan'dan okuyan kankam dün, bu sefer bayram için İstanbul'a geldi. Gelir gelmez yarın ailesiyle İstanbul dışına çıkacağından bu akşam için plan yapıldı her zamanki tayfayla, önce olur dedim, sonra United maçı olduğu geldi aklıma. Hem muhabbet etmek hem de maç izlemek istiyorsak mekan belliydi, Maltepe sahildeki Viya Cafe. Son 2-3 aydır ne zaman gitsek, alt katta oturup pis yedili çeviriyoruz, bu akşam da öyle oldu. Derken ben bunları niye anlatıyorum diyorum bir yandan ama yazıyoruz işte. Dün ofiste yine böyle yazarken Kutay geldi, cümlenin başına baktı, "Oğlum, millet ne yapsın senin İnönü'de eğlenmeni" falan dedi, sinirlenip sildim tüm yazdıklarımı. Yazıyoruz dayı işte, ne yapalım can sıkıntısı. Neyse, maça 20 dakika kala vardım. Bostancı'dan dolmuşa inerken gözüm mekanlardaki LCDlere takıldığında 2-2 gibi görmüştüm CSKA-Wolfsburg maçını ama 2-1 bittiğini öğrendim masaya oturur oturmaz. Neyse dedim, önemli olan Manchester'ı United'da yenmekti benim için (Ümit Özat'a saygılar). Masada 5 kişi maça dakikalar kala pis yediliye başladık. Maç başladığında devam ediyorduk, ben devamlı yedileri yerken bir anda gol oldu, neye uğradığımı şaşırdım. Ondan sonrası da nasıl geçti anlamadım zaten. Bir golden sonra, bir de maç bittikten sonra Orkun ile yaklaşık 30 saniyelik konuşmalarımız oldu. Bu arada yerden bir ara 35 kağıt çektim, kayış kopmuştu. Rüştü kurtardıkça gözlerime inanamadım, oysa o toplar kaleye giderken çoktan kabul etmiştim gol olacaklarını. Şaban'ın dediği gibi, onları kurtaran adam CSKA'dan o golleri yiyen adamdı. Karşımızdaki United ne olursa olsun, galibiyet nasıl gelirse gelsin, galip gelinen Fener maçından sonra böyle bir zafer... Ben Foster'ın kornerde çıkmasına ne diyebilirim ki? Final maçını ulan mına koduum...

Bu arada; Beşiktaş, Bordeaux'a oynayıp CSKA ve Milan'ın maçlarına üst verdim ofisten çıkmadan önce. Şu kupon Milan-Marsilya alt olunca yattı tabi. Milan'a oynadığım hiçbir kuponum tutmadı sanırım iddaa kariyerimde.

Iverson'dan hala umudum vardı... Knicks ve Heat dedikoduları olmasa da bir takımın çıkıp kucak açacağını düşünüyordum. Bugün çıkan Celtics dedikoduları da umudumu arttırmıştı. Sanırım Celtics'e ilk defa sempati duyacaktım, belki de kariyerindeki en büyük eksik olan yüzüğe ulaşma şansı da yüksek olacaktı. Ama olmadı, bitti artık, bırakıyor. Böyle bitmesi, istenmeyen adam olarak bırakması çok koydu ulan. Sana ona koymaz da, bana koydu işte. Fanatik Basket'i öylesine alırken bu adam almaya devam ettirdi bana, 2000-01 sezon başlangıcı Sixer yaptı beni, bu adam yaptı. Belki yine sevecektim bu oyunu, takip edecektim ama bu adam ettirdi işte, tutkunu yaptı bu oyunun. Bu adamın olduğu o takım, Milwaukee serisindeki bir maçını sabahın 5'inde elektrikler kesildiğinden izleyemediğim için yatağın içinde sessizce sinirden ağlattı beni. Final serisinin ilk maçında kravatı, ceketi giymiş heyecanla televizyon karşısında tepinirken maç uzadığı için okula geç gitmeme sebep olan herifti o. Saçma geliyor bunlar şimdi ama hangimiz yapmamışızdır ki o yaşlarda? Belki de hakkaten saçmadır ama yaptık işte. Attıkça coştum, kaçırdıkça sövdüm, o crossover'ını yaparken aynısını ben salonda hayali topla yaptım maç sırasında. Gitti lan adam... Çok açık söylüyorum, tabi maddi kısımları, şartları da bilmiyorum ama, Stefanski yerinde olsam, bir kez daha söylüyorum, zaten bu takımdan bir bok olmayacağından gel, ne olursa olsun yine gel diyerek 3 numaralı formasını geri verir, o salona çıkarırdım bu adamı... Keşke çıksa...

Geçen yaptığım gibi paragraf şeklinde devam edecektim ama keyfim kaçtı ya. Fener maçı sonrası United galibiyeti keyfi yerine getirdi ama emekli olma haberini okuyunca cidden keyfim kaçtı. Saçmaladıysak affola, durum bu, ne yapayım ki? Tello The Sun'dan, Iverson Getty'den. Hadi...

1 yorum:

kutay dedi ki...

dayı ben dalga gectım orada, ne yazdığını görmedim bile, keske silmeseydın...

ben de yazıyorum oyle sık sık, ben olsam silmezdim..=)