16 Ekim 2009 Cuma

Kendimle Oynuyorum #8

Milletle taşak geçtik, şifayı en sonunda biz de kaptık. Kaptık kapmasına da acayip bir halet-i ruhiyeye büründü bünye zira tam da annemin 'bak domuz gribi salgınmış, bak dışarından her eve geldiğinde ellerini iyice sabunlaya sabunlaya yıka...' dırdırlarına 'yeaaa anne yeaaaa bana bir şey olmaz yeaaa oh yeaaaah' türevinden yılışık bir piç kurusu gibi cevap verdiğim günlerde şifayı kaptım. Hani der ya anneler; 'Çıkarken montunu al...' sen ise almaz, delikanlılık yaparsın. Hani akşamına yağmur çatalından bacaklarına kıvrım kıvrım ilerlemiş, götün buz kesmiş olur da aklına gelir ya annenin sözleri, o sebepten irkilmedim değil hani. (Ana bacı yapma lan!)

Ya domuz gribiysem? Domuz gribiysem de Oğuz'un Rooney için söylediği; 'Domuz gribi bundan yayılmıştır, tipe bak' sözü beni tebessüm ettirmeye yeter de artar.

Balgam kustuğum dün sabahın ardından biraz rahatlayan ciğerlerime bol bol sigara dumanı enjekte ettim, sandım ki beni rahatsız hissettiren, halsiz kılan bu balgam yoğunluydu -ki olur ara ara-. İşin aslının öyle olmadığını farkettiğim şu anlarda uyumak için can atarken uyuyamamanın acısını yaşamaktayım köh köh öksürerekten odamın köhne köşelerinde. Bir nevi uyku hâlinin arafında, grip salgını mağdurlarının tarafındayım diyebiliriz.

Öte yandan hayatımla ilgili, sikinin doğrultusuna yenik düşen erkek misali, büyük bir hata yapacaktım, es kaza, yapmadım. İstemeden oldu, iyi oldu. Kafamda binbir türlü tilki, binbir türlü İngiliz asilzadesi... Hepsi ava çıkmış, birbirini s.kmek için açık kolluyor.

Biter mi mesailerine denetmen kesildiğimin geceleri?

Hiç yorum yok: