7 Haziran 2009 Pazar

A Tribute To Süleyman Turan: Ton-E

Kocasının yoğun mesailerinden çok bunalmıştı Eva. Tony her gece eve geç geliyordu, götünü dönüp uyuyordu. Ne cinsel hayatları ne de romantizmleri kalmıştı. Adeta umutsuz bir ev kadınıydı, gözyaşı damlaları biriktiriyordu kocasına.

Kocasının eve; 'Karıcım, izin aldım. Tatile çıkıp birbirimize vakit ayırabileceğiz artık bebeyim. Senin üzülmeni istemiyom bundan sonra.' diye girmesiyle bir umut belirmişti umutsuz kadında. Tam da çocukları olduğunda eve geç gelen bir koca, fırlama bir çocuk ile nasıl bu hayata katlanabileceğini düşünürken büyük bir hediye olmuştu ona bu.

Tony, Eva'ya tatil yaptırmak için Ağva'daki Hotel California'ya bir haftalık rezervasyon yaptırmıştı. Deniz, kum ve güneşin tadını çıkarmaktı amaçları. Hemen Check-In işlemlerini hallettikten sonra odalarına geçtiler, mayolarını giyip denize girmek için hazırlandılar. Eva, Tony'nin dudaklarına bir buse kondurdu. 'Özlemişim seni erkekim' dedi. Tatlı bir tebessüm oluştu Tony'de, 'Hemen inmesek mi acaba denize?' dedi... Tony'nin niyetini anlayan Eva ona bu fırsatı vermeyecekti çünkü o geç saatlere kadar çalışırken onu ne kadar özlediğini ona bu şekilde gösterecekti. Elinden tuttu; 'Hadi denize, orkalar, yatlar suya indi!' dedi.

Denize girmeden önce dondurma almak istedi Eva, Tony'i tahrik etmek niyetindeydi. 'Dondurma istiyorum ben.' dedi Tony'e. 'Olur Kasımpatım', diye cevap verdi Tony. Fakat plajda tüm gözler orta yaşında bile hâlâ şarap gibi, bu karı benim olsun onbinyüziki milyar borcum olsun denecek kadar güzel olan Eva'nın üzerindeydi. Tony kıskandı, Eva bunu anladı. 'Buranın yetkilisi kim?' diye bağırdı Tony bir hışımla. 'Benim! Nasıl yardımcı olabilirim beyefendi?' dedi banketin arkasından adam. 'Bak delikanlı, şuradaki apaçilerinin hepsi benim güzel karıma bakıyor anlıyor musun? Lanet olsun dostum, olay çıkarmak istemiyorum. Ya bunları engellersiniz ya da ben engellemesini iyi bilirim.' diye bağırdı Tony. Görevli korkmuştu, eğer Mister Tony mutsuz olursa her an Fransızca Rap söyleyerek müşterileri kaçırabilirdi ve bu da otele büyük bir kayıp getirirdi. Bunun faturası da elbet ona çıkardı. 'Elimden geleni yapacağım Mister Tony, kusura bakmayın. Hemen ilgileniyorum.' diyerek koşa koşa apaçilerin yanına gitti. O sırada Eva da büfeden dondurma almaya gitmişti.

'Büfede Magnum yokmuş inanamıyorum ya! Keşke reklam anlaşmasından para değil de dondurma alsaymışım. Şimdi dondurmam olurdu. Lanet olsun ya, inanamıyorum. Bu büfeci erkeklerin hepsi aynı zaten! İnanamıyorraaaaaaaaaaaaaaaaaaaaam...' diye çığırmaya başlayan Eva'yı sakinleştirmek hiç zor olmadı. Sükûnet içinde dinledi onu Tony, derdini anlamak çabası içerisinde olduğu izlenimi vermeye kastı. Bu da tabi ki Tony'nin ona değer verdiğini gösterecekti. Haince bir plandı ama başarılı olma ihtimali yüksekti.

Neden sonra, Eva'nın çığırışları bittiğinde Tony gözlerini aşkla onun gözlerine denkledi ve tiz bir ses ile aşkını dile getirdi; 'İiiii-vaaaaaaaaaaaaaa' ve sarıldı... Duygulanan Eva da ona aynı otistiklikle karşılık verdi; 'Toooniiiiiiiiii'

İkisi de mutluydu artık, Eva'nın bikinisinin altı düşüyordu. Düzeltti... Mhhh. Pardon, konu o değil. Tony, Eva'nın daha fazla üzülmesini istemiyordu; 'Boşver bebeyim. Ben o büfeciye kızarım şimdi. Nerede o? Hah tamam orada, kızarım ben ona. Takma kafana, ben sana fabrikasını alırım. Sen yeter ki iste.' dedi... Eva çok mutluydu, Tony de ona ayak uydurdu.

Gökten üç Cornetto düştü. Biri Tony'e, biri Eva'ya, biri de bu yazıyı okuyan sizlere. Artık aranızda paylaşırsınız, başka düşmüş olsa dükkan sizin. Bir tane var...

1 yorum:

Onur dedi ki...

Ahuahauhahauah yarıldım ya "İnanamıyorraaaaaaaaaaaaaaaaaaaaam" :D:D