
Gel gör ki İspanya bugün Güney Afrika karşısında neye uğradığını şaşırdı. Büyük takım farkını ortaya koyup maçı aldılar, evet ama Güney Afrika karşısında bu kadar kötü oynayacaklarını da beklemiyordum. Daha doğrusu, Güney Afrika'nın böyle iyi oynayacağını düşünmüyordum.

1-0 öndeyken, 2-1 geriye düşüp son dakikadaki harika frikik ile -ki bunun sebebi de Riera'nın saçma sapan faul'üdür.- maçı uzatmaya götüren Güney Afrika mağlubiyeti haketmemişti bana kalırsa, yazık oldu. Joel Santana'nın da içine oturdu zaten.

Dunga en çok Amerika'nın hızlı ataklarından korkuyormuş, maçtan önce okumadım Erdoğan'la Ömer maç sırasında bahsediyorlardı oradan biliyorum ben de. Korktuğu da başına geldi gerçi. Daha onuncu dakikada yapıştırdılar golü.
Maçın genelinde hakim olan taraf hep Brezilya'ydı. İstatistiksel olarak olmayabilir, olabilir de tabi, ama TV karşısında gözüken o doğrultudaydı. Dunga'nin Daniel Alves'i kesme konusundaki ısrarını anlayamasam da, Luis Fabiano'dan nefret etsem de herifler çatır çatır oynadılar.

Olum gördün mü lan Amerika'yı? Nasıl oynuyor herifler, helal olsun valla. İnanılır gibi değil anasını satayım ya.
Amcamın komünist geçmişinden yola çıkıp, her zaman güçlü bir takım karşısında ezilen takımın harika oyununun onu mest edişiyle at gözlüğü taktığını söyleyebilirdim ama Amerika amcamın abarttığı kadar iyi oynuyordu. En azından kontra-atak'ları iyi beceriyordu.
İkinci yarı başladığında amcam eve dönmüş, ben kafeteryadaki televizyon bozulduğundan maçı bilgisayar başında TRT'nin kendi sitesindeki canlı yayın linkinden takip etmeye - sürekli kesilen yayın sebebiyle ağzımda binlerce küfür ile- çalışıyordum.
İkinci yarı başladığında amcam eve dönmüş, ben kafeteryadaki televizyon bozulduğundan maçı bilgisayar başında TRT'nin kendi sitesindeki canlı yayın linkinden takip etmeye - sürekli kesilen yayın sebebiyle ağzımda binlerce küfür ile- çalışıyordum.

Howard kalesinde devleşiyor, Kaka'nın bariz golü sayılmıyor, goller kaçıyor derken sol kanattan bindiren Kaka'nın harika asistini topun son anda yerde sekmesiyle direğe nişanlayan Robinho'nun ardından kafasını topa sokan Fabiano -ki tekrarlarda gözüktü, Dunga da Fabiano ile birlikte koymuş kafayı hayali bir topa heyecandan.- durumu 2-2'ye getiriyordu.
Gel gör ki Brezilya'nın baskın oyununa karşı kalede Howard, defansta Oneywu ve Demerit, ileride Donovan, Altidore ve Davies ile tabiri caizse götünü yırtan -niye caiz olacaksa böyle bir tabir- Amerika, yediği ikinci golün on dakika sonrasında gelen Lucio'nun kafasına engel olamayınca ikinci tahminim suya gitmiş, Brezilya da kalan sürede gol yemediğinden ötürü Konfederasyon kupasının sahibi olmuştur huzurlarınızda.
En az Joel Santana kadar Bob Bradley'nin de içinde patladı bu skor ama olsun. -Bir klişe olarak- futbol adına güzel şeyler izledik, heyecanlandık, zevk aldık.
Konfederasyon Kupası HatıЯası
Bir de diyalog yaşandı ki bu maç sırasında, yazmadan geçemeyeceğim. Çok güldüm yahu! Kaka'nın vurduğu, Howard'ın çizgiden -ya da içeriden- çıkardığı pozisyonun tekrarından sonra;
Ömer: Ne düşünüyorsun Erdoğan?
Erdoğan: Bu açıdan gol değil gibi sanki...
Ömer: Değil, di mi?
Şakşakçı tipler olur ya hani...
Fotoğraflar: Getty, Reuters
Fotosuşopusu: Bu Maç Evde İzlenir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder