28 Haziran 2009 Pazar

Derdime Çare, Baytarım Yok...

Takım sporlarında gereksiz bencillik yapan oyuncuları sevmem. Tabi "gereksiz" kavramını açıklamak gerekirse, Kobe'nin veya Messi'nin topla çok oynaması sinirime dokunmaz. Ama Keyon Dooling'in eline aldığı her topu potaya fırlatması sinirime dokunur, beynime kan çıkartır. Türk futbolunda da Dooling'in karşılığı bir adam varsa, Engin Baytar'dır.

Yetenekli bir oyuncudur Engin Baytar, rahat adam eksiltir, uzaktan vuruşları iyidir. Ama aynı zamanda sopalıktır, topu aldığı zaman kalenin içerisine kadar girmeye çalışır. Onun için pas vermek, dördüncü hatta beşinci plandadır. Geçen sezon Eskişehir-Beşiktaş maçında Youla'dan sürekli pas istediği için, Youla çıldırmış ve Engin'in üzerine yürümüştü. Yine ekşi'den okuduğum bir anektodta, gol attıktan sonra kendisine sarılmaya gelen takım arkadaşlarını bir bir itmiş ve taraftara formasının arkasını göstermeye çalışmış.

Engin Baytar Trabzon'da ne yapar bilmiyorum. Yattara'yı satmadıkları sürece, "topu alıp giden oyuncu kontenjanı" dolu demektir. Zaten Selçuk gibi yine topu ayağında isteyen bir oyuncu varken, Engin maraz çıkarabilir. Tabi Trabzon halkının göstereceği tepki, Eskişehir'deki kadar nazik olmayabilir, aman diyim.

Bir de, allahtan Yılmaz Vural'ın hocalık yaptığı bir takıma gelmemiş. Engin'in bu bencilliğine katiyen dayanamazdı. Zaten biliyoruz ki, Yılmaz Hoca adamın götünden kan alır Kamil, kan.

Fotoğraf: Ligtv

Hiç yorum yok: