20 Nisan 2010 Salı

Hayırdır İnşallah...

Rüyamda iki salak hırsızı suç üstünde yakaladıktan sonra polise teslim ederken küfür etmem yüzünden bir yıl süreyle hapise atılmamla başlıyor gelişen aptal saptal olaylar silsilesi...

Aynı iki hırsızla aynı kodese düşüyoruz, içinde de iki bayanla birlikte! Tabi doğal olarak bayanları etkileme, üçümüzden birini saf dışı etmek için en çok puanı toplayıp play-off'lara çıktıktan sonra da güzel olanı kapma yarışı başlıyor...

Ben okumuş, görmüş, bilmiş adamım ya! Önce başlıyorum olayların gelişimini anlatmaya... Araya da gayet yavşakça, hiçbir artısı olmayan, "Gözleriniz kadar güzel olmasın..." - "Elleriniz kadar yumuşak..." minvalinden şeyleri sokuyorum ki avantajımı iyi değerlendireyim...

Rüyanın bu bölümünden Polis Karakolu'na gitme kısmına atlıyorum. Hapishane Gezisi! var, herkesin giyindikten sonra karakola gitmesi gerektiği söyleniyor. Ulan o nasıl hapishane? Açıyorsun kapıyı, en yakın karakola gidiyorsun. Girişler-çıkışlar serbest... Nasıl da namusluyuz tabi, biri de "kaçayım ben, oh!" demiyor.

Bi' komiser buluyorum, "Buyur, ne baktın?" diyor... Ya diyorum ben en son gezi otobüsünü kaçırdım da bir dahaki kaçta acaba? Ring seferi koymuş herifler!!!

Sonra yaşlı bir amca var, yemekhanede elinde sürekli kitap... Onla arkadaş oluyorum, bir kaç gün beraber takılıyoruz. "Kızım var dışarıda, ayarlayayım mı sana?", "Nasıl, güzel mi?" diyorum. Sanki çirkin olsa söyleyecek! "Onu bırak da kaç günümüz kaldı bey baba, ondan haber ver" diyorum. "Daha 51 hafta var senin çıkmana" diyor, "hay amına koyayım, geçmek bilmedi be!" diye bağırırken kapı ziline uyanıyorum.

Aras Kargo'nun ritmli kapı çalan kargo elemanları var bu arada, sanki babasının evinin kapısını çalıyor!

2 yorum:

Sheed dedi ki...

iki uzun yazı üst üste gelmiş, dikkat!

Sir Douglas McGiven dedi ki...

oha! sistematik takıntımı keşfetmişsin lan...