12 Nisan 2010 Pazartesi

Saatleri Ayarlama Enstitüsü

- Evdeki bilgisayarın götlüğü yüzünden, bayağıdır bloga yazı yazamıyordum. Meğer harddiskin güç soketi kırıldığı için tam oturmuyormuş, hallettim. Hem masaüstüne hem de laptopa temiz bir format çektim. Hayata bakış açım değişti.

- "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" nü okumadım. Ahmet Hamdi Tanpınar gibi bir paragrafta bir cümle yazan yazarlar zor geldi bana. "Huzur" u da okuyamadım aynı sebepten.

- 2010 Blog Ödülleri'ne biz de adayız, lakin kazanma gibi bir amacımız yok, keyiften. Biri kazanacaksa Kutay kazansın.

- Salı günü vizeler başlıyor kanka, ama özgüvenim gereksiz şekilde yüksek, rahatım. E artık son dönem, bir şekilde geçerim herhalde.

- İnönü'de iki maç kaldı, zaten şampiyonluk yarınlara kalmışken bu maçların keyfini çıkarmak lazım. Manisaspor maçında Manisa formamı giyip, "Deplasman tribününe bilet almaya çalışırken, yanlışıkla ev sahibi tribüne bilet almış genç" imajı yaratmak gibi bir planım var. Ve evet, ben maçlara kombineyle giriyorum.

- "Seni unuttuğum gün, mazota gittiğim gündür" Van Atasözü.

- Mayıs'ın ilk haftası yine Van'dayım. Sosyoloji öğrencileri olarak toplanıyoruz. İkinci kez gitmeme rağmen, içimde bir isteksizlik var, nedenini bir türlü çözemedim.


- Resimdeki Van kahvaltısı. Bu menüye buğdayı kavurduktan sonra bal dökülerek servis edilen, Türkçede kavut, Kürtçede pohin denen bir gıda daha ekleniyor. Siz sefil yaşamınızda, kuru ekmek-çayla kahvaltı yaparken, ben bir hafta bu şekilde besleniyor olacağım. Nıhahahaha.....

- New Orleans cephesinde de işler karışık, playoff desen eşek oldu. Takım sahibi kemoterapiden yeni çıktı, takımı satıyor. Allahtan Collison-Thornton var da seneye umut taşıyabiliyorum.

- Bilgisayardan az biraz anladığı farkedilen erkeğe anında IT elemanı muamelesi yapılmasına deli oluyorum.

- Britanya'nın köpeğiyim, ondan ingilizce konuşuyorum. IT işte, bilgi-işlem.

- Bilgisayar kasasını masanın üzerine alınca, yemin ediyorum odanın havası değişti. Eğer siz de evinizde değişikliklere açıksanız, bence denemelisiniz.

- Gaziosmanpaşa'daki gelecek nesilleri kurtarabilmek adına, şu anki genç nüfusu katletmek gibi bir düşüncem var. Üzülerek söylüyorum, Gaziosmanpaşa'daki genç nüfusun %95'i apaçi. "Her gün yeni bir apaçi" filan, benim için her gün 10 farklı apaçi oluyor o durum.

- Bereç ve Küçükköy'deki benzin istasyonlarını takibe aldım, modifiye Şahin görünce egzoza patates tıkayıp kaçıyorum.

- Ya da okulu bitirip, düzenli para almaya başladığımda Gaziosmanpaşa'dan gidip, başka bir yere taşınabilirim. Bu da bir çözüm yolu. Beşiktaş'ta filan güzel yerler var diyolla.

- Türk Telekom'la 2 seneliğine anlaştım, Samsung Omnia Lite telefon aldım kendilerinden. Telefon fena değil, ama dokunmatik klavyeyi ufak yapmışlar, mesaj filan atarken, kalem kullanmak zorunda kalıyorum. Yine de Windows telefonu olduğundan, internet olayında cidden başarılı.

- Şimdilik bu kadar dayı, sonra yazarım ben gene. Hadi öptüm.

Hiç yorum yok: