1 Şubat 2010 Pazartesi

36 Saat

Çok garip bir 36 saati geride bıraktım hayatımın şu sıkıcı günlerinde. Sıkıcı tatil periyodunda İstanbul planları vardı, gezmeli tozmalı Lakers-Boston'lı, Arsenal-Manchester United'lı. Genç Subaylar, Lakers Türkiye ekipleriyle. Dün akşam üzeri gelen kötü haberler bu planı iptal etti ne yazık ki, güzel insanlarla güzel saatlerden uzak kaldık haliyle. Aldığımız kötü haberde değişiklik olmasa da en azından bugün sahalardan güzel sonuçlarla ayrıldık.

Önce Bursa'da Bursaspor Es-Es'i 3'ledi ve mutlu haberleri iletti. Bundan da güzel olanı Sercan'ın İstanbul söylentilerinden sonra oynadığı harika futbol. Bozmadan devam etmesi en büyük dileğimiz, zaten İstanbul Bursa'dan en büyük transferini Kerem Yılmaz'ı alarak yaptı, Sercan rahatlasın biraz. Bir de dostun Şaban'a saygılar, Bünyamin Gezer penaltısız geçmedi bir maçı daha.
İkinci ayak da United Arsenal deplasmanına gitti ve şampiyonluk yarışında önemli maçta onlar da 3'ledi. Bu maçı da izleyemedik haliyle ama Rooney "2010 yıln futbolcusu"na doğru adım adım koşuyor. Premier Lig tarihindeki 100. golünü, United'ın ilk Emirates zaferinde attı. Nani'ye de selamlari aramıza hoşgeldin.

Son olaraksa Lakers Boston deplasmanına konuktu. Takım son haftalardaki kötü performansla kendi taraftarını bile umutsuzluğa düşürmüştü ama yüreği koydular. Kobe ne kadar kötü bir maç çıkarsa da son topta Mamba'yı saldı yine araya. Bynum büyük oynadı, helal olsun. Şimdi oldu diyebiliriz gibi artık kendisi için, bi de all-star olaydı Gasol'un yerine keşke. Artest'e de bi saygı duruşunda bulunalım, ayıp etmeyelim.

İşte böyle kötü haberin ardından gelen güzel haberlerle değişik bi gündü ama keşke tüm bunları Sultanahmet'te birlikte yaşayabilseydik. Olmadı, bi dahakine artık napalım.

fotoğraf: ajansspor, guardian, yahoo

Hiç yorum yok: