6 Ocak 2010 Çarşamba

Sabah Sabah Asabını Bozuyorlar Adamın!

Efendim, sabaha karşı 2'de uyandım sik gibi. Bunun sebebi öğlen 3'te hayvan gibi uykumun gelmiş olması ve yatmış olmam olabilir, bilemiyorum. Sıradan bir gün olmayacağı zaten annemle babamın da uykusunun kaçıp gecenin 3'ünde kalkması ve 'Bilgisayarın film var mı? Bağla televizyona da izleyelim.' demelerinden belliydi.

The Damned United'ı izledik birlikte, babam filmde ismi geçenleri hatırladı. Keegan'ı falan direk hatırladı zaten, Clough'ı hayal meyal hatırlıyormuş sanki öyle dedi. Don Revie'yi de hatırladı. Neyse filmi falan beğendi, ilginç olanın annemin de filmi izlemesiydi. 'Yazık ettiler adama, harcamışlar bak göz göre göre.' dedi. (Leeds'li futbolculara kızıyor bu noktada) 'Ben de olsam aynı şeyi yapardım' diyor. (Annem Brian Clough olsa) 'Öyle bir antrenörden sonra başa geliyorsan ya onu ya da kendini yok edeceksin' dedi. Dumurlar içerisinde kaldım gerçi de hak vermedim de değil.

Sonrasında WOW'a gireyim dedim, giremedim. Teknik hede hödöden dolayı serverlar kapalıymış gibi bir şey yazıyordu. Adaçayı yapmış annem taze taze yapraklarından, bir bardak koyup balkona çıktım sigara içmek için. Bizim apartmanın karşısındaki, önceki yazılarımda da bazı bazı bahsettiğim, Emniyet'in araç çekim garajının sahiplerinin sokaktan bulup yetiştirdiği, bütün gece susmadan havlayan bir iti vardı. Geçenki Kendimle Oynuyorum serisinde bahsettiğim bizim Mini'nin yavrularından 2 ay önce doğurdu o da, sakinleşti. Havlamıyor şimdi pek... Onun yavruları da mahallenin maskotu oldu, hayvanlara hep soğuk duran annem bile pencereden bakıp bakıp; 'Ay bidi bidi yürüyorlar mahallede bütün gün' diyip sempati gösteriyor kendince. Öyle şirin yaratıklar...

Sigaramı içerken başı kapalı, heyecanlı bir yürüme temposu sergileyen bir kızcağız geçiyordu sokaktan. Yavrulardan biri fırladı üstüne. Üstüne dediğim de o kadar ufak ki, dizine kadar bile erişemiyor zaten kızın. Kız bastı çığlığı, 'Giiit, ay git başımdan. Isırmaaa!' diye. O sırada camiye doğru yol alan cemaatten bir iki tanesi; 'Kızım korkma, ne yapacak parmak kadar köpek, yürü git sen yoluna bıkar gelmez zaten peşinden. Annesi buralardadır.' dediyse de dinlemedi kız. Elindeki dergiyi kıvırıp küçücük hayvanın kafasına indiriverdi. Olduğu yere uzandı tabi köpek. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü, kafayı yedim lan! Tutamadım kendimi ta üçüncü kattan mahalle karısı gibi laf salladım; 'Ne vuruyorsun be el kadar köpeğe şerefsiz!'

O kadar sinir oldum ki sigarayı külleğe bastım, tam aşağı inip yavruya bakayım derken yavrunun annesi çıkageldi. O kızın altına sıça sıça kaçışını sevgili dostlar, görmeniz lazımdı. O köpeğin annelik duygusunu görmeniz lazımdı. Yolun başına kadar kovalayıp kızı yavrusuna ger döndü, ağzıyla tuttuğu gibi yolun ortasından kaldırıp kenara kadar taşıdı. İki üç dakikaya ayıldı bizim ufaklık da annemin tabiriyle 'bidi bidi' garaja geri döndüler.

Sigarayı zaten basmıştım küllüğe de ada çayı da bitince mutfağa gittim. Televizyon açılmış, haberler izleniyor. Dedem sağ olsaydı rahmetli; 'Aç bakayım sabah ajansını neler olmuş!' derdi, o geldi aklıma bak. Toprağı bol olsun. Milli Piyango talihlilerinden biri inşaat işçisi miymiş neymiş, onu konuşuylardı FOX'ta. Habere bak; 'O 7.500.000 ile ne yapacak? İşsizlere iş kapısı olacak mı?' Size ne lan? Size ne! Koskoca devlet insanına iş sağlayamıyorken, koskoca fabrikatörler kendi ceplerine bakıp halk ne alemde siklemeden işçi çıkarıyorken, bir dünya girişimci bürokrasinin ve koca adamların işlerinden bezip girişemiyorlarken ya da girişseler bile batıp çulsuz kalıp istihdam yaratamıyorken Milli Piyango talihlisinin insafına mı kaldık be? Ben olsam gönlümce harcar, gayri-menkul'e de yatırım yaparım. Sikerler arkadaş, bu işi yapacak olanların yapamadıklarına neden elini soksun adam? Memlekette başka dert kalmadı, başka haber olmadı da sanki bunu konuşuyorlar sabah sabah...

WOW'a gireyim ben iyisi mi, bitmiştir artık herhalde server'daki sorun...

Hiç yorum yok: