Nightfall in the Middle-Earth, Blind Guardian için tarihi bir noktaydı. BG'nin en büyük başarısı her takip eden albümde gerçekten bir adım sonrasını atmayı başarmaları ve power metal'den progressive power'a kusursuz bir evrim geçirmiş olmalarıydı. Nightfall daha çıkmadan onların asıl sıçramayı yapacağı albüm olarak gözüküyordu. Albüm tüm beklentilerden bile daha iyi olmuştu. Tarihe heavy metal'in en iyilerinden birisi olarak geçti ve onlara kariyerlerinin sonuna kadar yetecek bir kredi kazandırdı.
Ardından gelen A Night At The Opera'da progressive tema çok daha baskındı, müzikal olarak daha büyük düşünen bir BG vardı. Rush için Farewell To Kings albümü liriksel açıdan ne ise, BG içinde bu albüm oydu. Rush o albümde sadece epik atmosferi değil, mistik şarkı sözlerini de bir kenara bırakmıştı. BG de Opera ile Orta Dünya, Hobbitler, Krallar ve Elfleri bir kenara bırakmıştı. Ama Opera ile takip eden A Twist In The Myth'in iyi şarkıları olan iyi albümlerden öteye gidememesinin sebebi tam olarak bu değildi. At The Edge Of Time ile görüyoruz ki Hansi ve takım arkadaşlarının potansiyelleri en iyi Nightfall kafasında çalıştıklarında ortaya çıkıyor.
BG, Opera kayıtlarında ilk başlarda ortaya çıkan Orta Dünya temalı şarkıları bir kenara kaldırmıştı ve hatta kayıt sürecine yeni fikirlerle gelmek için ara vermişlerdi. BG gibi ortalamanın çok üstünde bir yeteneğe sahip olduğuna inandığım gruplar böyle radikal kararlar aldıklarında, mutlu oluyorum. Onların sınırları tahmin edilemez potansiyelleri ile yeni limanlara yanaşmalarını görmek ve bunun sonuçlarını deneyimleme fırsatı beni heyecanlandırıyor. BG'nin çok da radikal olmayan ama tehlikeli sayılabilecek bu çabasını da takdir etmiştim ama fazla ilgi görmeyen 2 albüm sonrası BG tanıdık sulara geri döndü.
At The Edge Of Time, Nightfall sonrası BG'nin en iyi işi... Ve harika bir albüm. Imaginations From The Other Side, Somewhere Far Beyond ya da Nightfall gibi zaman geçtikçe farklı şarkılarına kafayı takacağınız türden eksiksiz bir albüm. İlk dinlediğimde loop'a Valkyries'ı atmıştım ama şimdi Tanelorn'u dinleyemeden günü tamamlayamıyorum mesela. Edge of Time, Nightfall ile Opera arasında olması gereken albüm gibi... Müzikal olarak Opera ve Twist'den çok da farklı değil aslına bakarsanız ama çok ince nüansların ustalıkla halledilmesi ile Nightfall'la arasındaki dirsek temasını asla kaybetmiyor. Yukarıda adını zikrettiğim 2 şarkıdan belki anlamışsınızdır. BG Orta Dünya'ya ve efsanelere geri dönmüş durumda. Bahsetmeye çalıştığım potansiyel meselesi bu temalar ile ortaya çıkıyor sanırım. BG kesinlikle pek fazla rastlayamayacağımız bir müzikal vizyona sahip. Bu vizyonu destekleyecek yeteneklere de sahipler. Ama tüm bu vizyon ve yetenek liriksel olarak Orta Dünya'nın çayırları içinde hayal edilmediğinde, kusursuz çember tamamlanmıyor demek ki... Burada BG ile yeni tanışanları da uyarmak isterim. Onların Orta Dünya'sı ve efsaneleri Manowar ya da Hammerfall gibi karikatürize bir masal değil. Başka gruplar gibi sizi öyle yaşadıklarına inandırmaya çalışmıyorlar. Ortada daha saygılı ve ayakları yere basan bir iş var. Eğer BG'ye bir şans verecekseniz, At The Edge of Time bu duruşun en iyi sonuçlarından birisi...
Dediğim gibi bu albüm Nightfall ile Opera arası dönemde çıkması gerekiyormuş gibi duruyor. Kronolojiyi daha anlamlı mı yapardı? Hayır. Opera ve Twist'i daha güzel mi yapardı? Hayır. Sadece albümün DNA'sında bu var. Özetle; harika bir albüm. Uzun zamandır Firewind'in albümü dışında orjinal bir iş çıkaramayan progressive müzik için de güzel bir zamanda denk geldi. Eğer BG'yi seviyorsanız, zaten haberiniz olmuştur. Ama BG ile henüz tanışmadıysanız ve metal müziğe de bir önyargınız yoksa, afiyet olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder