4 Eylül 2010 Cumartesi

Arnold Jacob "Red" Auerbach (1917-2006)

Sanırım 2006'nın bir zamanından beri iyi kötü bazı yerlerde pek çok yazı yazma şansım oldu ama ne yazık ki kendi yazılarını arşivleme konusunda yüzüne bakılmayacak bir adam olduğum için, bugün çoğunu ancak sakladığım dergilerden yeniden okuyabiliyorum. Geçenlerde bilgisayarın derinlerinde fink atarken o günler Fanatik Basket'e yazdığım bir yazıya rastladım. Red Auerbach'ın ölümü üzerine yazdığım... Gönül isterdi ki NBA Türkiye'ye yazdıklarıma da bir yerde rastlayayım ama onlar için başka bir takla atmam gerekecek galiba. O vakte kadar ben de bu yazıyı arşiv niyetine buraya atayım...

SEGOMO ARENAYI TERK ETTİ

  • Segomo: Kelt Efsanelerinin Savaş Tanrısı

Eğer Boston Celtics’in idare edildiği binaya gitme şansı bulursanız ve kazandıkları onca şampiyonluk kupası ve senelerden yadigâr kalan başarıların karşılığı olan ödüllerin bulunduğu kısmı gezebilirseniz, 1950’lerden bu yana takımın kadrosunun yer aldığı alt alta dizilmiş fotoğraflarda bulabileceğiniz ender ortak noktalardan bir tanesine ister istemez dikkat edersiniz. Takımın birkaç talihsiz senesinde düştüğü hata haricinde her zaman oyuncuların, koçların, takım yöneticilerinin önünde, en ortada oturan bir adama özel bir ilginiz olmasa bile gözünüz ilişir. Maalesef o fotoğrafların sonuncusu bu sene çekildi. Red Auerbach 28 Ekim 2006 günü aramızdan ayrıldı.

Red Auerbach NBA’in kuruluş günlerinde başlayan kariyeri boyunca hem kendi çağında yerleşmiş olan bir çok kültürel önyargı ve bunların sporu etkileyen yansımalarını kırdı, hem de ardılında gelecek jenerasyonlar için bir gelenek ve oyuna dair bir vizyon tesis etti. Öncüsü olmayan birisini başlattığı şeyler için tebrik etmek her zaman doğru bir hamle değildir çünkü bu tip insanların sadece takipçisi vardır ve yeni giriştikleri her iş başarılı olduğunda zafer, başarısız olduğunda deneyimsizliğe bağlı deneme yanılmadır. Ama Red Auerbach’ı bu lige kazandırdığı şeyler için ne kadar yüceltsek bile hakkını tam anlamı ile teslim edemeyebiliriz. Bu oyuna stili o getirdi, taktik anlayışı o getirdi, etiğini o getirdi, idare anlayışını o getirdi. Bu ligin tek Rönesans adamı. En iyi sistemi koç olarak kuran, en iyi draftı yönetici olarak yapan, en iyi takas pazarlığında masadaki her şeyi alan adam. O NBA’in özgürlük bildirgesini yazan kurucu atası idi.

1950’de Chuck Cooper’ı alırken ilk siyah oyuncuyu lige sokmuştu. İlk kez siyah ilk 5’le sahaya çıkan da oydu. 1966’da Bill Russell’ı takımın oyuncu-koçu olarak göreve getirdiğinde ligin ilk siyah head coach’unu işe almış oldu. Daha ortada Magic Johnson ortada yokken, hızlı hücum ile gösterişli basketbolunu ortaya koyan takımı o çalıştırıyordu. Ama işler değişmeye başladığında Larry Bird’ün etrafına ligin en emekçi, sert ve sete set oyununu oynayan takımını da o kurdu. Tanrı aşkına; zafer sigarası ile ilgili her şeyi başlatan adamdan bahsediyoruz. Ve yıllar sonra her takım gibi Boston Celtics’te salonunda sigara içilmesini yasaklarken sadece tek bir adama istisna tanıyacaktı: Red Auerbach.

Red Auerbach ile son anı ölümünden 3 gün önce, 25 Ekim’de ABD donanmasındaki hizmetleri karşılığı onurlandırıldığı törene katılımı oldu. Törende yine, onun yıllar boyunca NBA’in ve NBA içi güruhun pek çok özelliğini şekillendiren kibirli, eğlenceli, tek adam statüsündeki kişiliğinin izleri son defa görüldü. Adına yapılan töreni konuşması ile şereflendirecek olan Auerbach, dinleyicilerin oldukça eğlendiği ama süresi beklenenden çok daha uzun olan, Boston Celtics’le ilgili anıları ile bezeli bir konuşma yapmaya başladı. Törenin planlanandan uzun sürebileceği anlaşılınca ilk önce bir denizci onu kibarca sahneden indirmek için teşebbüs etti ve o verilen mesajı görmezden geldi. Birkaç dakika sonra bir başka denizci yanına yaklaştı ve sessizce ona gitme vaktinin geldiğini fısıldadı. O ise mikrofona yaklaşarak tüm dinleyici kitlesini bir kez daha kahkahalara sürükleyen cevabını verdi: “Canın cehenneme”. Zaferin kesinleştiği maç dakikalarında sigarasını yaktığında ve yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirdiğinde, verdiği çok net bir mesaj vardı. Neden kazanmayı böylesine uç noktalarda saplantı haline getirdiği sorularına verdiği cevaplarda bir şeyi çok net belirtiyordu. Neden, kazanamadığında kendisini delirten siniri bu kadar dramatik bir şekilde yaşadığı, suçladığı hakemler ile hava alanlarında dahi kavgaya tutuştuğu merak edildiğinde tek bir ilkeyi net bir şekilde açıklıyordu. O gün 89 yaşında dahi bir askere o cevabı verirken ardına bakıp Amerikan kahramanları arasında yerini gördüğünde, yine bu ilkenin doğruluğuna inandığı için bu kadar soğukkanlı davranabilmişti: Kazanan her şeyi alır.

Auerbach’ın sağlık sorunları son yıllarda artış göstermişti. Doktorları Hoyo De Montorrey markalı purolarına ve maçlardan önce yediği ağır sandwichlere karşı uzun yıllardır müsamaha gösteriyorlardı. Ve ölümünün bunların fazla tüketimi ile ilgili olup olmadığını da şu anda söylemek güç. Çünkü sağlık sorunlarının ciddileşmesinden beri aile basına herhangi bir ayrıntılı bilgi vermiyor. Ölümün kalp krizi nedeni ile gerçekleştiği söylense de uzun zamandır akciğerlerinde birikmiş olan sıvının da güçlü bir etken olduğu savunuluyor. Ayrıca eninde sonunda sebep puro ya da sandwich ise ne fark eder ki? 89 yaşındaydı ve 16 şampiyonluk kazanmıştı. Bu, bir insanı daha gururlu yapmazsa ancak o takımın o insanın gidişinden beri başka şampiyonluk kazanamadığı gerçeği işe yarayabilir.

Red Auerbach iyi bir koç ya da bir motive ustası olmasının dışında bir yönetici olarak da 2 jenerasyon boyunca ligi domine eden takımlardan birisini yarattı ve NBA tarihinin en büyük 2 rekabetinin tarafı oldu. ( Boston Celtics vs. Philadelphia 76’ers ve Boston Celtics vs. Los Angeles Lakers)

Takımın başarı geleneğinde bu devamlılığı yaratan beceri Auerbach’ın koç olarak genç oyunculara dair öngörüsü ve yönetici olarak pazarlık yapmadaki kabiliyetinin karışımı idi. 70’lerin sonunda takımı ligin zirvesine taşıyan kadro büyük oranda oyunu bırakmıştı ve Celtics’in galibiyet yüzdeleri oldukça kritik bir noktadaydı. Takımın yeni bir nefese ihtiyacı vardı. Auerbach önce Larry Bird’ü draft etti. Larry Bird’ün yeteneklerinin NBA kriterlerinde sorgu konusu olmasının yanı sıra üniversiteyi bitirmesine daha 1 sene vardı ve takım bu süre boyunca onu beklemek zorundaydı. 1980’de de kadronun as ekibini tamamlayan takası yaptı. Golden State Warriors’a 1. sıra draft hakkını 3. sıra draft hakkı ve Robert Parish karşılığı verdi. 3. sıra draft hakkı ile de Kevin McHale’ı takıma kattı. Bird, Parish, McHale üçlüsü NBA tarihinin en iyi ön alan ekibi haline geldi ve Celtics, Lakers hanedanlığının karşısında durabilen tek takım oldu.

Auerbach’ın en önemli prensiplerinden bir tanesi olan amigo kız kullanmama geleneğini bu sene itibari ile bir kenara bırakmayı planlayan Celtics, 2 gün önce gelen ölüm haberi ile bu girişime dair her planı erteledi. Auerbach’ın NBA’e ve Boston Celtics’e bıraktığı belli bir etik ve anlayış mirasının dışında çoğu şey zaman ile beraber hızla değişiyor. Büyük ihtimalle Boston Celtics amigo kızları kullanma kararı alırken, Auerbach’da bu konuda yapabileceği bir şey olmadığını anlamıştı ama eğer henüz hayattayken yapabileceği son bir numara varsa, o da bu olmalı. “Henüz hayattayken” diyorum çünkü bir oyuncu bazen imkânsız gözüken şeyi başarıp maçı kendi takımına getirecek bir serbest atışı kaçırdığında ya da başka bir tanesi 13 sayı geride olan takımına toplamda 81 sayı atarak maç kazandırdığında andığımız “basketbol tanrılarına” katılmış olmasını umuyorum. Sanki hayattayken onlardan biri değilmiş gibi…

Red Auerbach anısına…

Bob Cousy: “ Bence Arnold (Red) sahada mutlak bir güçtü. Birçok rekabetçi insan gördüm ama onun kazanmaya kendini adayışı çok kesindi, her şeyden daha önemli idi. Amansızdı ve bu ülkenin, hatta kesinlikle NBA’in gördüğü en büyük basketbol hanedanlığını yarattı. Bu benim için kişisel bir kayıp. 1950’den beri Arnold’la birbirimizi tanıyoruz. Şu anda çarşamba akşamı ABD donanması tarafından onurlandırıldığı geceye zaman ayırıp katılabildiğim için çok mutluyum çünkü onunla beraber birkaç dakika daha harcama fırsatını kullanmış oldum.”

David Stern: “Karşılaştırılamaz başarılarının ötesinde, Red basketbolun ruhu ve bilinci haline geldi. Ölümü ile oluşan boşluk asla doldurulamaz.”

Senatör Ted Kennedy: “Red gerçek bir şampiyondu. Mirası basketbolu ve NBA’i aşmıştı. Koç disiplininde ve liderlikte en değerli standardı koydu ve teşkil ettiği örnek bugün hala devam etmektedir. Kennedy ailesi olarak Red’i tanır ve severdik. Senato için yürüttüğüm ilk kampanyaya katılmıştı ve Başkan Kennedy’de maçları takip etmeye çalışırdı. Hepimiz en büyük günlerinde salona gidip onun yarattığı büyüyü görebildiğimiz için çok şanslıyız ama efsanevi bir koç ve Boston değeri olmasının ötesinde Red kendine sınır koymayan cömertliğe sahip bir kalbe sahipti. Boston Celtics için üflenen her düdükte Red’in ruhu anılacak ve anısı kutlanacak. Sevildi ve asla unutulmayacak.”

Tom Heinsohn: “İnsanları dinlemede ve en iyilerini ortaya koyma konusunda motive etmede istisnai idi. Oynadığım günlerde bana bir paket puro vermişti ve ben de 6 ay sonra ona aynısından bir tane vermiştim. Böyle bir ilişkimiz vardı. O günlerde çok eğleniyorduk ve basketbol onun gibi birisini bir daha asla görmeyecek.”

Larry Bird: “Eşsiz bir stili vardı. Aramaya çıkardı ve sisteme en iyi uyacağını düşündüğü oyuncuları alıp, takıma getirirdi. Başka takımlar ile nasıl pazarlık yaptığı ve aldığı oyuncuların Boston Celtics’te eski takımlarında oynadıklarından daha iyi oynamalarını sağlaması her zaman beni şaşırttı. Kimsenin daha önce görmediği bir yeteneğe sahipti ve bunu her sene yapmayı başardı.”

Rekabetçi kişiliği ile ilgili: “ Tenis oynarken hile yaptığında, her zaman beni kandırırdı. Sürekli oynardık, raketball ve tenis. Mola alırdı ve döndüğünde “40–30 öndeyim” derdi. İtiraz ederdiniz ama oynamaya da devam ederdiniz. Seti aldığında da oyunu bırakır ve başka bir şeyle ilgilenmeye başlardı.”

Oyun felsefesi ile ilgili: “Her zaman taktik ne kadar basit tutulursa, oyuncuların hatırlaması o kadar basit olur diye düşünürdü. Özelikle gergin anlarda her oyuncu ne yapacağını bilirdi. Asla maç sonu ya da devre sonu için özel bir plan çizmezdi.”

Zafer sigaraları: “Asla erkenden bir tane yaktığı olmamıştır. Her zaman tam vaktindeydi..”

Bill Sharman: “Red, NBA tarihinin en büyük koçlarından birisi idi. Oyunu geliştirmek için birçok şey yaptı. Fast break fikrini üretip yarattığı heyecan ile NBA’in bugünkü popülaritesinde büyük pay sahibi olduğuna inanıyorum. 10 yıl boyunca onun için oynamak ve 4 şampiyonluk kazanmak benim için bir ayrıcalık. İyi bir koç olmasının ötesinde iyi bir arkadaştı ve gerçekten onu özleyeceğim.”

Bill Russell’ın Red Auerbach’ın emeklilik töreninde yaptığı konuşmadan: “Bu utanç verici ama şu anda bunu söyleyecek kadar ileri gideceğim: Seni seviyorum. Sevdiğim çok fazla adam yok ama seni seviyorum. Bence bir deha değilsin, sadece sıra dışı bir zekân var. Birimiz ölene kadar arkadaş olacağız. Ve Red, çok fazla arkadaş istemiyorum.”

Şansal Kulabaş

Hiç yorum yok: